21 Aralık 2012 Cuma

SEVDAYI SEVENE, DOSTLUĞU BİLENE, HAYATI GEZENE SOR

Evliya Çelebiden kalan seyyahlık ruhumuz depreşerek sömestr tatilini de fırsat bilerek, attık bavulları arabaya, vurduk başımızı yollara...
            Bilenler bilir, Evliya Çelebi  rivayete göre rüyasında peygamberimizi görmüş “Şefaat ya Rasullallah” diyecek yerde, dili sürtmüş ve “Seyahat ya Rasullallah” demiş ve Allahın hikmetiyle bu duası kabul olmuş ve de her daim gezmiş..  İşte bizde de bu ruh oluşmuş devamlı gezmek, görmek ve paylaşmak amacıyla, fırsat bulduğumuz her daim yollara  düşüyoruz.. Biri bize kötülük olsun diye “Canın Cehenneme” dese, “Ohhhh! Galiba bize seyahat göründü” bize diye seviniyoruz niyesini bilmeden.  Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun dedik ve son zamanların gözde turizmi olan Kaplıca Turizmini,  biz kış turizmi olarak değiştirerek, 4 yıldır gittiğimiz İnegöl’deki Oylat Kaplıcalarına doğru yola çıktık..
            Kaplıcaları eskiden yaşlıların gideceği bir mekan olarak gören ben, yaş kemale erdikçe kış turizmi yerine koydum. Bu konuda da İnegöl’deki Oylat Kaplıcaları sadece kaplıca turizmi olarak değil doğası ile de harika bir diyar olarak sizlere önermeyi de bir borç bildim.
            Kaplıca tarihleri hemen hemen her yerde aynı.  Muhakkak zavallı bir kızcağız bu kaplıca bölgelerine konur, kaplıca sularıyla yıkanan kız iyileşir ve kaplıcaların bize kazandırılmasını sağlar. Oylat Kaplıcaları da böyle bir öyküye dayanıyor. Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl Civarı’nı hakim olan Tekfur’un bir kızı vardır. Günün birinde bu kız hastalanır, yatağa düşer. Zamanın hekimleri Tekfur’un kızının derdine çare bulamazlar. Hastalık uzun sürer. Tekfur çok sevdiği kızının ızdıraplarına tahammül edemez. Hastayı tedavi eden kızı göz önünden uzaklaştırmak ve son bir tedavi şansı vermek üzere ormanın içindeki o zaman adsız olan bu ılıcaya gönderilmesini tavsiye ederler. Kızı buraya getirirler. Kendisinin son günleri olduğuna inanarak ölyat deyip bırakırlar.
Çaresiz bir derdi olduğuna inanılan Tekfurun kızı her gün bu sularda yıkanır. Gün geçtikçe iyileşir ve eski sağlığına kavuşarak babasının sarayına geri döner. O gün bu gündür Ölyat kaplıcası civar halkı tarafından bir şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılır. Bu şifalı yine o sudur, fakat zaman Ölyat’ı Oylat yapmıştır. Bizde sağ olsun Tekfur kızına diyerek,   gidelim güzelleşelim biraz da iyileşelim dedik. Ama hikmetinden sual olunmaz her yanlarımız ağrı içinde döndük.. Büyüklerimizin dediğine göre ağrılar varsa iyileşecekmişiz.. Cildimiz parlamış, ömrümüzde yıkanmadığımız kadar sabunlanmış, sıcacık havuzlarda yüzmüştük ama amiane tabirle  pelte gibi olmuştuk. yani.. Ama kış turizme olarak, kayak turizminden bile hoşumuza gitti yani. Çünkü bu bölgede isterseniz kayak bile yapabileceğiniz hoş mekanlar var. Erikli memba sularının kaynağı. Her yerden akan suları içebiliyorsunuz.. Şelale yolu denen patika yoluyla da erikli memba sularının kaynağına ulaşıyorsunuz. Hoş bir doğa yürüyüşü, kar, sıcak su, enfes yemekler. Eeee daha ne isteyebilirdik ki, bari keyfini çıkaralım dedim habire yıkandık. Elimiz, kolumuz, kanadımız kırıldı. Şu yazıyı bile kaleme alacak halim kalmadı yani..
Çünkü bana göre belirli yaş grupları, şöyle bir kaplıcaya gidip rahatlasam derler. Güzel bir kaplıcada iyi bir banyo ihtiyacını gideren kişi kirlerinden arındıktan sonra kasları gevşer, ağrıları azalır ve kendisini dinlenmiş bulur. Gerçekten de birçok fiziksel hastalıkların tedavisine yardımcı olduğu gibi, kaplıcalar asıl  ruh sağlığının da düzeltilmesi için bir başlangıçtır aslında..
Fiziksel rahatsızlıklarında daha iyi bir netice almak için, özellikle de ruh sağlığını düzeltmek gerekir. Öncelikle de tüm tedavilere ek bir tedavi olarak, kaplıcalardan da istifade etmek mümkündür. Ayrıca kaplıcaların günlük yorgunluğu değil bütün yıl içinde biriken sıkıntıları unutturur. Banyonun ferahlatıcı sularından çıkıldığı zaman insan ruhen ve bedenen rahatladığını hisseder. Ama en önemlisi iyi bir kış turizmidir işte o kaaa... 

Lafın özü, ben size gittiğim gördüğüm yerleri anlatsam bile, yine de siz,

 “ Hiçbir şey tam değildir, ben görmeden önce” diyorsanız gezin.
“İnsan kaldıkça küflenir, gidemedikçe çürür” diyorsanız gezin.
“Bir defa görmek, bin defa duymaktan daha kıymetlidir.” diyorsanız gezin.
“Gitmediğin yer, senin değildir” diyorsanız gezin.

“Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere...”
Bol bol gezebilmeniz içinde, hepinize sağlıklı ve bol paralı günler diliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için çok teşekkür ederim.