Bilenler
bilir, Evliya Çelebi rivayete göre
rüyasında peygamberimizi görmüş “Şefaat ya Rasullallah” diyecek yerde, dili
sürtmüş ve “Seyahat ya Rasullallah” demiş ve Allahın hikmetiyle bu duası kabul
olmuş ve de her daim gezmiş.. İşte bizde
de bu ruh oluşmuş devamlı gezmek, görmek ve paylaşmak amacıyla, fırsat
bulduğumuz her daim yollara düşüyoruz..
Biri bize kötülük olsun diye “Canın Cehenneme” dese, “Ohhhh! Galiba bize
seyahat göründü” bize diye seviniyoruz niyesini bilmeden. Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun dedik ve son
zamanların gözde turizmi olan Kaplıca Turizmini, biz kış turizmi olarak değiştirerek, 4 yıldır
gittiğimiz İnegöl’deki Oylat Kaplıcalarına doğru yola çıktık..
Kaplıcaları
eskiden yaşlıların gideceği bir mekan olarak gören ben, yaş kemale erdikçe kış
turizmi yerine koydum. Bu konuda da İnegöl’deki Oylat Kaplıcaları sadece
kaplıca turizmi olarak değil doğası ile de harika bir diyar olarak sizlere önermeyi
de bir borç bildim.
Kaplıca
tarihleri hemen hemen her yerde aynı. Muhakkak
zavallı bir kızcağız bu kaplıca bölgelerine konur, kaplıca sularıyla yıkanan
kız iyileşir ve kaplıcaların bize kazandırılmasını sağlar. Oylat Kaplıcaları da
böyle bir öyküye dayanıyor. Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl Civarı’nı
hakim olan Tekfur’un bir kızı vardır. Günün birinde bu kız hastalanır, yatağa
düşer. Zamanın hekimleri Tekfur’un kızının derdine çare bulamazlar. Hastalık
uzun sürer. Tekfur çok sevdiği kızının ızdıraplarına tahammül edemez. Hastayı
tedavi eden kızı göz önünden uzaklaştırmak ve son bir tedavi şansı vermek üzere
ormanın içindeki o zaman adsız olan bu ılıcaya gönderilmesini tavsiye ederler.
Kızı buraya getirirler. Kendisinin son günleri olduğuna inanarak ölyat deyip
bırakırlar.
Çaresiz bir derdi olduğuna inanılan Tekfurun kızı her gün bu
sularda yıkanır. Gün geçtikçe iyileşir ve eski sağlığına kavuşarak babasının
sarayına geri döner. O gün bu gündür Ölyat kaplıcası civar halkı tarafından bir
şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılır. Bu şifalı yine o sudur, fakat zaman
Ölyat’ı Oylat yapmıştır. Bizde sağ olsun Tekfur kızına diyerek, gidelim güzelleşelim biraz da iyileşelim
dedik. Ama hikmetinden sual olunmaz her yanlarımız ağrı içinde döndük..
Büyüklerimizin dediğine göre ağrılar varsa iyileşecekmişiz.. Cildimiz parlamış,
ömrümüzde yıkanmadığımız kadar sabunlanmış, sıcacık havuzlarda yüzmüştük ama
amiane tabirle pelte gibi olmuştuk. yani..
Ama kış turizme olarak, kayak turizminden bile hoşumuza gitti yani. Çünkü bu
bölgede isterseniz kayak bile yapabileceğiniz hoş mekanlar var. Erikli memba
sularının kaynağı. Her yerden akan suları içebiliyorsunuz.. Şelale yolu denen
patika yoluyla da erikli memba sularının kaynağına ulaşıyorsunuz. Hoş bir doğa
yürüyüşü, kar, sıcak su, enfes yemekler. Eeee daha ne isteyebilirdik ki, bari
keyfini çıkaralım dedim habire yıkandık. Elimiz, kolumuz, kanadımız kırıldı. Şu
yazıyı bile kaleme alacak halim kalmadı yani..
Çünkü bana göre belirli yaş grupları, şöyle bir kaplıcaya
gidip rahatlasam derler. Güzel bir kaplıcada iyi bir banyo ihtiyacını gideren
kişi kirlerinden arındıktan sonra kasları gevşer, ağrıları azalır ve kendisini
dinlenmiş bulur. Gerçekten de birçok fiziksel hastalıkların tedavisine yardımcı
olduğu gibi, kaplıcalar asıl ruh
sağlığının da düzeltilmesi için bir başlangıçtır aslında..
Fiziksel rahatsızlıklarında daha iyi bir netice almak için,
özellikle de ruh sağlığını düzeltmek gerekir. Öncelikle de tüm tedavilere ek
bir tedavi olarak, kaplıcalardan da istifade etmek mümkündür. Ayrıca
kaplıcaların günlük yorgunluğu değil bütün yıl içinde biriken sıkıntıları
unutturur. Banyonun ferahlatıcı sularından çıkıldığı zaman insan ruhen ve
bedenen rahatladığını hisseder. Ama en önemlisi iyi bir kış turizmidir işte o
kaaa...
Lafın
özü, ben size gittiğim gördüğüm yerleri anlatsam bile, yine de siz,
“ Hiçbir şey tam değildir, ben görmeden önce”
diyorsanız gezin.
“İnsan kaldıkça küflenir, gidemedikçe çürür” diyorsanız
gezin.
“Bir defa görmek, bin defa duymaktan daha kıymetlidir.” diyorsanız
gezin.
“Gitmediğin yer, senin değildir” diyorsanız gezin.
“Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere...”
Bol bol gezebilmeniz içinde, hepinize sağlıklı ve bol paralı günler
diliyorum.
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için çok teşekkür ederim.