18 Aralık 2023 Pazartesi

GÜZEL BİR HİKAYE (KAPI ÇALMA SESİ)

Bu yazıyı okuyunca yakın zamanda kaybettiğim annemi düşündüm. Gerçekten de her sabah günaydın mesajları veya telefon aramaları yapmak meğer ne kadar duyguluymuş. 

Sizinle de paylaşmak istedim. İnternetten alıntı her zaman olduğu gibi. Anonim diyelim kim yazmış, ne zaman bilinmiyor, ama yazanın yüreğine sağlık .

KAPI ÇALMA SESİ...   (En İyi Yaratıcı Ödül 2023)

Geçen kış işimden çıkarıldım. Geçimimi sağlamak için gazete dağıtımcısı olarak geçici bir işe girmek zorunda kaldım. Dağıttığım evlerden birinin posta kutusu mühürlenmişti, bu yüzden kapıyı çalmak zorunda kaldım. Dengesiz adımlarla yaşlı bir adam olan Bay Xu, yavaşça kapıyı açtı. "Efendim, posta kutusunu neden mühürlediniz?" diye sordum.

"Bunu bilerek mühürledim" diye cevap verdi.

Garip bir şekilde gülümsedi ve devam etti: "Seninle bir konuyu tartışmak istiyorum. Her gün gazeteyi bana teslim ederken lütfen kapıyı çal ya da zili çal ve bizzat bana ver."

"Elbette ama bu ikimiz için de sakıncalı ve zaman kaybı" diye cevap verdim. Bu düzenleme beni şaşırttı.

O, "Sorun değil, her gün evdeyim. Buna ne dersin... Kapıyı çalma ücreti olarak sana her ay fazladan 500 yuan vereceğim" dedi.

Yalvaran bir ifadeyle ekledi: "Eğer bir gün kapıyı çalarsanız ve benden haber alamazsanız lütfen polisi arayın!"

Şok oldum ve "Neden?" diye sordum.

"Eşim vefat etti, oğlum yurt dışında, ben burada tek başıma yaşıyorum, kim bilir benim zamanım ne zaman gelir?" diye cevap verdi.

O anda yaşlı adamın buğulu, nemli gözlerini gördüm.

"Gazeteye okumak için abone olmuyor musun?" diye sordum.

"Hiç gazete okumam... Kapı sesi için abone oluyorum!" diye cevap verdi.

Ellerini kavuşturdu ve şöyle dedi: "Genç adam, lütfen bana bir iyilik yap! İşte oğlumun yurt dışı telefon numarası. Bir gün kapıyı çalarsan ve benden haber alamazsan lütfen oğlumu ara ve ona haber ver.. "

Bunu okuduktan sonra arkadaş çevremizde yalnız, yalnız yaşlıların da olduğuna inanıyorum. Bazen, yaşlılıklarında neden hala çalışıyorlarmış gibi sabah ve akşam selamlarını veya WhatsApp üzerinden mesaj gönderdiklerini merak edebilirsiniz.

Aslında bu sabah ve akşam selamlarının anlamı, kapı zilini çalmak veya çalmak gibidir; bu, birbirimize güvenlik dilemenin ve özen göstermenin bir yoludur.

Günümüzde WhatsApp çok kullanışlı ve artık gazetelere abone olmamıza gerek yok. Vaktiniz varsa yaşlı aile üyelerinize WhatsApp'ı nasıl kullanacaklarını öğretin!

Bir gün onların sabah selamlarını ya da paylaştığı yazıları elinize almazsanız hasta olabilirler ya da başlarına bir şey gelmiş olabilir.

Lütfen arkadaşlarınıza ve ailenize iyi bakın, sabah selamlarımızın birbirimiz için önemini anlayın...






5 Ağustos 2023 Cumartesi

ANNEM'E VEDA


Herkesin annesi özeldir belki. 

Ama benim annem gerçekten çok özel biriydi. 

Kimseyi kırmayan, naif, verici ve bonkör.

İyi ki annem gibi bir kişinin evladıymışım. 


22 Temmuz 2023,  gece 12.30 suları. 

Annem yatağından aradı ve nefes alamadığını söyledi. Hiç istemediği hastaneye bir kez daha götürmek istedik. Kendi ayağıyla sedyeye bindi, başörtüsünü örttü, çoraplarını bile kendi giyerek. Her zamanki gibi tertipli ve düzenli. 

Tekrar döneceğini umut ederek.....

Birlikte geçirdiğimiz son 1 saat içinde şuurunu hiç kaybetmeden, her zaman ki olgunluğu ile nefes almak için çırpınırken bile, o kelimeyi söyledi.

"Galiba sona geldim, sizleri de uykusuz bıraktım"

Yine herzaman ki naifliği, karşı tarafı düşünen tavrıyla birden fenalaştı ve o anda bize göre öldü. Ama doktorların yoğun bakım ünitesindeki 4 günlük mücadelesiyle hayata tutunamadı. Yoğun bakım ziyaretlerimizde onun bizleri hissettiği hissini hiç kaybetmedim. Ve o son günden, bir gün önce,  o anlamlı gözleriyle, ağlayarak belki de ablama veda etti ve  bana da öyle bir derin baktı ki. Belki o son bakıştı, belki boş bakış. Ama o güzel gözleri sanki bizi gördü. Yeşile çalan buğulu bir renk alan o güzel gözleri. 

Hastaneden gelen telefonlara pır pır eden yüreğim, 27 Temmuz 2023 Saat 13.00'de o acı haberi aldı. Annemi kaybetmiştik.

Çorlu da doğan annem, kaderin yönlendirmesiyle, Çorlu Devlet Hastanesinde gözlerini hayata yumdu. 

Çorlu'da doğdu, Çorlu'da öldü. Kırk yıl düşünsem, böyle bir yerde ölebileceği aklıma gelmezdi.  İstanbul'da bir sürü hastaneleri, yoğun bakımları gezen annem, doğduğu topraklarda canını teslim etti. 

O kadar güzel bir akışla, Küçükyalı Mezarlığında ebedi istirahatgahında yerini aldı.

Annem çok özel bir kadındı. O gitti. Ama her bir hücremizde onun varlığını hissediyorum. 

Annemi yıkadık, pakladık. İçinde hayal ederken bile ağladığımız tabutuna koyduk. Eşinin yanına bir tohum eker gibi, toprağa bıraktık. 

Orada yattığına inanamayarak, hastanede, teyzemlerde veya odasında gibi hayal ettik. 

Anneler vefat edebilir ama ölmezmiş derler. Nasıl bir duygu, nasıl bir kabulleniş bilemiyorum. 

Annelerin enerjisi, hücrelerindeki hisleri  evlatlarına geçermiş.

Gerçekten de her kalp atışımda, her düşüncemin başlangıcında, her gözümü kapatışımda sanki annemi hissediyorum. 

Anneler ölmezmiş, onların vücudundaki şifreleri, enerjileri farkında olmadan evlatlarına geçermiş. 

Aslında artık bizler çocuk olduğumuzu unutup, belki şimdi gerçek anlamda büyüdük. Artık evlatlarımız bize bir şey olacak diye korkmaya başladılar. 

Her gün açılan telefonlar, her gün anlatılan dertler,  tasalar, telefon çalınca " Aaa annem arıyor" diye sevinçle açışlar,  annemin sevdiği şeyi almalar, sadece ona gitmek için sabah erkenden gidip, onu görüp dönmeler her şey bitti.

Anneme gidiş gailem, annem yanımda olsun bana birşey olmaz demeler hepsini toprağa gömdük. İnanamadık ama annem su gibi kayıp gitti. 

Yoğun bakım dönemlerimizde bile hastane odasında ki o yoğun sohbetlerimiz, güzel komik videolarımız,  onun olgunluğu, annemsiz yaşayacağımız günlerimizin bilinmezliğiyle gözyaşlarımızla sadece onu şimdiden çoook ama çoook  özleyişimiz.

Çocuklarımı büyütürken yanımda olduğun,  her işini bırakıp yanıma koştuğun, bizi güzel yetiştirdiğin, kardeş bağları, aile bağlarını yüreklerimize işlediğin, az parayla da olsa nasıl zengin yaşamayı bize öğrettiğin için sana minnettarım anne. 

Biz senden razıyız, inşallah sen de bizlerden razısındır. 

Sadece ona şu an söyleyemediklerimizin dışa vurumu belki de bu yazım.

Annem canımın içi. 

Hiçbir zaman yoran bir yaşlı değil, her zaman sohbeti dinlenen, olgun bir kişiydin sen.

Babamın da ölümünden sonra yazdığım yazı da,  onun edebi sözleriyle, şakaları ile yazımı tamamlamıştım. 

Sen edebi konuşmaları sevmeyen, fazla vıcık vıcık, mucuk mucuk olmayan ama evlatlarını çok seven, ne olgun biriydin annem. 

her arayanın "Az lokmasını yemedik" demeleri gönül zenginliğini, 

her arayanın " Ne olgun ve akıllı bir kadındı" demeleri senin yüce gönüllüğünü,

her arayanın " O şimdi cennetlik " demeleri de herkes de ne güzel bir iz bıraktığının delilidir.

Mekanın cennet olsun, gül yüzlüm, Gülten'im.

Mekanın gül bahçeleriyle dolsun, annem, Gülten'im.

Ne desem bilemediğim, yeri doldurulamayacak Gülten'im.

İlk nefesim,

İlk  kucağım,

İlk omuzum,

İlk aşkım,

Dertdaşım,

İlk hissim,

İlk bilgim,

Bağlandığım tek değer,

İlk kitabım,

İyikim.


İlkler sonsuzdur Anne.

Sen paha biçilmez,

Sen ÖLÜMSÜZSÜN

Hayattan önce de, hayattan sonra da


Birgün, biryerlerde  kavuşmak üzere.... 

Bizi bekle....

Kızın Serpil





 

17 Ocak 2023 Salı

CV 'Nİ YANİ ÖZGEÇMİŞİNİ HERKESTEN FARKLI KILABİLMEK Mİ İSTEDİN, BUYRUN O VAKİT.

İş hayatına yeni giren kişilerin CV yazma ile ilgili her zaman bir sıkıntıları olmuştur. Özellikle; Üniversiteyi bitiren gençlerin iş hayatına girerken yazacakları CV'lerde, eğitimleri kadar yaptıkları  hobiler, sertifikalar ve özel zevkler ile de ön plana çıkabileceklerini düşündünüz mü?

Bu konuda, CV'lerinizi hobilerinizin renklenebileceğini biliyor muydunuz?

Mesela, yemek pişirme hobinizin bile, bir insan kaynakları müdürü tarafından, "hımmm yemek pişiriyorsa, yaratıcılık, ayrıntılara dikkat, sabır, kendini ifade etme, çoklu görev, kolay karar verme yeteneği var demek ki" diyebileceğini, 

Resim yapıyorsanız, analitik düşünme, sorun çözmeye odaklı olabileceğini,

Örgü örüyorsanız, çoklu görevleri yapabileceğinizi ve güçlü planlama becerisine sahip olup, matematik zekanızın olabileceğini,   

Blog yazıyorsanız ki bu ben, mikemmmmellll planlama ve iletişim becerilerine sahip olabileceğinizi, (burası şaka) belki de şakacı olmakla da işyerinde pozitif sayılabileceklerini bilebilir misiniz?

İşte bu nedenle, bir internet sayfasında rast geldiğim güzel bir yazıyı aşağıda sizlerle paylaşabileceğim. 

Yazıyı yazanın linkini de koydum ki; yazanın hakkına girmeyeyim, leb-i derya olan internet aleminde bu yazıya rast gelme yüzdenizin az olduğunu hesap ederek, ben de sizlerle paylaşarak işe yeni atılacak arkadaşlara bir hizmet sunmak istedim. Zevkli hoş bir yazı. Linki yazının sonuna eklenmiştir 

Okuyunuz efendim...

CV’ni Farklılaştıracak 60 Hobi Önerisi

Bir özgeçmiş, bir iş için görüşme fırsatına sahip olup olmayacağına karar vermede genellikle en önemli faktördür. Özgeçmişin kısa olmalı ve istediğin belirli pozisyona yönelik olmalıdır. İş arıyorsan, özgeçmişine hobiler eklemen gerekip gerekmediğini merak ediyor olabilirsin.

Hobiler bölümü, ilgi alanların ve hobilerinden bahsedebileceğin özgeçmişinizin önemli ancak isteğe bağlı bir bölümüdür. CV’de bir hobi listesi oluşturmak ve ilgi alanlarından bahsetmek, kişiliğini yansıtacağı için kim olabileceğin hakkında şirketlere fikir verebilir.

Pek çok insan, sonuçta hiçbir fark yaratmayacağını düşündükleri için bunu dışarıda bırakır. Ancak ister öğrenci, ister yeni mezun veya deneyimli bir profesyonel ol, hem senin hem de gelecekteki işverenin için faydalı olabilir. 

Peki CV'ne ne tür hobiler ve ilgi alanları eklemelisin? Biraz ilhama ihtiyacın varsa, panik yapma. Başlamana yardımcı olmak için CV’ye yazılacak en iyi 60 sosyal aktiviteyi içeren bir liste oluşturduk!

İlgi Alanları ve Hobiler CV için Neden Önemlidir?

Genel olarak, bir özgeçmişin temel amacı, belirli bir iş için gerekenlere sahip olduğunu göstermektir. Hobilerinin ve ilgi alanlarının bu hedefe çok az katkısı olsa bile yine de onları dahil etmenin bazı faydaları var.

Excel’i vb. programları çok iyi bilmek, CV’ni öne çıkarmak için iyidir ancak pasta yapmak veya koşu yapmak da aynı derecede iyidir. Demek ki hafta sonları ve mesai saatleri dışında, kişiliğini şekillendiren etkinliklere katılıyorsun ve bunlar kim olduğunun önemli bir parçası olduğu için özgeçmişinin de önemli bir parçası.

Bu nedenle, örnek hobi ve ilgi alanlarına yer verdiğin bir bölümü CV’ye eklemek için zaman ayırmalısın. İşte bunun en büyük üç nedeni:

  1. Rol için faydalı olan aktarılabilir becerileri öne çıkarmaya yardımcı olur. 

    Başarılı bir satış elemanı kendinden emin, dışa dönük ve cana yakındır. Bu nedenle, iş dışı etkinliklerde aktif olmak ve her hafta sonu toplu etkinliklere katılmak, bir takım oyuncusu olduğun iddiasını daha da destekler: arkadaş canlısı ve sosyal vb.

    Pozisyonuna uygun hobileri ve deneyimleri seçersen, daha da uygun olduğunu kanıtlamış olursun. Yine de aşırıya kaçma; iki ila üç örnek mükemmeldir.

  2. Şirket kültürüne uygun olduğunu gösterebilir. 

    CV’de ilgi alanlarını ve hobilerini listelemek, şirketin kültürüyle nasıl ilişki kuracağını göstermede rol oynar. Kültür hakkında bildiklerini destekleyen herhangi bir alakalı ders dışı çalışma özgeçmişinde bulunmalıdır.

    Yaratıcılığını göstermek ​​için yağlı boya sevgini veya benzeri bir ilgi alanını eklemeyi unutma. Nelerden hoşlandığın konusunda dürüst ol, ancak her zaman şirketin kendisiyle nasıl ilişkilendirilebileceğini düşün.

  3. Seni diğerlerinden ayırır. 

    Doğru yapılırsa, hobiler bölümün iş bulma şansını artırabilir. İşe alım yöneticisinin, yalnızca iş başarılarını listeleyen diğer adaylara kıyasla, senii ilginç bir hobisi olan kişi olarak hatırlama şansı vardır. Bununla birlikte, yalnızca işle ilgili becerilerini ve niteliklerini desteklemede yararlı olduğunu düşünüyorsan, özgeçmişine hobilerini ve ilgi alanlarını ekle.

    Müzik dinlemek veya Netflix izlemek gibi hobiler seni diğerlerinden ayırmaz çünkü herkes bundan hoşlanır. Seni diğerlerinden gerçekten ayıran bir şey bulmaya çalış.

CV’de İlgi Alanları ve Hobiler Kısmına Ne Yazılmalı?

İlgi alanları ve hobiler kısmı, genellikle ‘‘Hobiler’’ başlığıyla CV’nin en altında yer alır. Birkaç cümleyle açıklanan ya da sadece bir simge olarak gösterilen 5 ilgi alanı ya da hobi içerir.

Hobiler ve ilgi alanları bölümü oluştururken stratejik ve dikkatli olmak önemlidir. Listelediğin öğeler, kitleye bağlı olarak çeşitli şekillerde yorumlanacaktır, bu nedenle talep edilen beceri ve nitelikleri ortaya çıkaran hobi ve ilgi alanlarını dahil etmelisin. İş tanımını gözden geçirmek, hangi hobilerin ve ilgi alanlarının pozisyonla en alakalı olduğunu belirlemene yardımcı olabilir.


Hobiler Listesi CV’de Yer Verebileceğin 60 Hobi

Özgeçmişine hobilerini yazmak isteyip ‘‘CV’ye hobi olarak ne yazılır?’’ diye düşünüyor olabilirsin.

 İş dışında pek çok ilgi alanın ve hobin olsa da, yeni konumunla kolayca ilişkilendirebileceklerini listelemek akıllıca olacaktır. 

İşte CV’de yer verebileceğin 60 hobi örneği:

  1. Futbol
  2. Bisiklet sürmek
  3. Koşu yapmak
  4. Basketbol
  5. Voleybol
  6. Yüzme
  7. Tenis
  8. Beyzbol
  9. Yoga yapmak
  10. Doğa yürüyüşü
  11. Kamp yapmak
  12. Balık tutmak
  13. Dağ tırmanışı yapmak
  14. Bahçe işleriyle uğraşmak
  15. Çizim
  16. Dans
  17. Bir müzik aleti çalmak
  18. Günlük tutma
  19. Kodlama veya programlama
  20. Stratejik oyunlar/bulmacalar
  21. Aşçılık
  22. Ağaç işleri
  23. Kitap okumak
  24. Blog yazmak
  25. Fotoğrafçılık
  26. Masa oyunları
  27. Yeni bir dil öğrenmek
  28. Resim yapmak
  29. Video oyunları oynamak
  30. El sanatları
  31. Gönüllü çalışmalarda yer almak
  32. Okçuluk
  33. Yamaç paraşütü
  34. Kaligrafi
  35. Seyahat etmek
  36. Yaratıcı yazarlık
  37. Origami
  38. Sörf
  39. Geri dönüşüm faaliyetlerine katılmak
  40. Kayak yapmak
  41. Tiyatro
  42. Eskrim
  43. Yemek yapmak
  44. Yeni kültürleri keşfetmek
  45. Meditasyon yapmak
  46. Yeni bir şeyler öğrenmek
  47. Online eğitimlere katılmak
  48. Puzzle yapmak
  49. Kulüp etkinliklerine katılmak
  50. Boyama yapmak
  51. Dövüş sanatları
  52. Belgesel izlemek
  53. Yatırım yapmak
  54. Güncel olayları takip etmek
  55. Müzeleri gezmek
  56. Mentorluk yapmak
  57. Makale okumak
  58. Bağış toplama etkinliklerine katılmak
  59. Kendin Yap projeleri yapmak
  60. Teknolojideki son gelişmeleri takip etmek

İlgi Alanların ve Hobilerin Kişiliğini Yansıtır

CV, potansiyel bir işverene becerilerini, başarılarını ve deneyimini gösterme fırsatıdır. Özgeçmiş yazmak her halükarda zor olabilir, ancak ilgili deneyimin yoksa daha da zor olabilir. Bu noktada, CV’de ilgi alanlarına ve hobilerine yer vermek, sana büyük bir avantaj sağlayacaktır. Çünkü farklı hobilerinden edinmiş olabileceğin bazı beceriler ve nitelikler vardır.

Hobilerinden ve ilgi alanlarından bahsetmek iyi olabilir ama tüm hobilerini bir CV'ye sıkıştırmak her zaman iyi bir fikir değildir. Yalnızca başvurduğun işle ilgili hobileri kullanmalı ve iş için gerekli olan becerileri veya ilgi alanlarını göstermek için yardım almalısın. Unutma, ilgi alanların ve hobilerin kişiliğini yansıtır. İşe alım profesyonellerine nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu göstermek için en doğru olanları seçmelisin.

Örneğin, hayır kurumundaki bir pozisyona başvuruyorsan, bağış topladığını göstermek bağlılığını ve değerlerini gösterir. Benzer şekilde, veri analizinde bir rol için başvuruyorsan, oyun oynadığından bahsetmek analitik, becerikli ve uyarlanabilir olduğunu gösterebilir.

İşte bazı yaygın ilgi alanı örnekleri ve öne çıkardığı kişilik özellikleri:

  • Sanat: Yaratıcılık, detaylara dikkat, teknik, tutku, sabır, düşünce sahibi

  • Yemek pişirme: Yaratıcılık, ayrıntılara dikkat, sabır, kendini ifade etme, çoklu görev, kolay karar verme

  • Dans: Yaratıcılık, özveri, esneklik, güven, azim, motivasyon, disiplin, kendine inanç

  • Tiyatro: Güven, öz farkındalık, sunum becerileri, özveri, esneklik, takım çalışması, iletişim becerileri, yaratıcılık

  • Oyun oynama: İletişim becerileri, analitik, beceriklilik ve uyarlanabilirlik, teknik beceriler ve problem çözme

  • Moda: Yaratıcılık, trendleri takip etme, araştırma teknikleri, kişilerarası beceriler, kendine güven, detaylara dikkat

  • Müzik: Adanmışlık, yaratıcılık, ekip çalışması, azim, güçlü hafıza, aktif dinleme, iş birliği ve kendine güven

  • Okuma: Güçlü hayal gücü, empati, yaratıcılık ve dikkat.

  • Spor: Motivasyon, güçlü iletişim, tutku, özveri, takım çalışması, liderlik, zaman yönetimi ve rekabet gücü

  • Gönüllü iş: Motivasyon, tutku, kişisel değerler, özveri, iyi iletişim, kişilerarası beceriler, network oluşturma, topluluk duygusu ve empati

Hobilerini özgeçmişine dahil etmeyi seçersen, bunların yerinde ve alakalı olduklarından emin ol. 3 yıldan daha eski bir şey eklersen, muhtemelen güncelliğini yitirmiş olarak kabul edilir ve CV'nin daha az güvenilir görünmesine neden olur.

Doğru ve gerçekçi olmak da önemlidir. Bir şey hakkında yalan söylemek cazip gelebilir, ancak asla iyi bir fikir değildir ve neredeyse her zaman seni alt etmek için geri döner. İyi bir ilk izlenim bırakmak için bir şeyde kendini daha iyi göstermeye çalışmak cazip gelebilir, ancak işe alım profesyoneli seni CV'nin farklı bölümleri hakkında sorgulayabilir ve bunu yapabilirler.Bir yalanı kolayca tespit edebilirler ve eğer yaparlarsa, muhtemelen bir fırsat için ekarte edilirsin.

Ayrıca, başarılarınla övünmemeye veya böbürlenmemeye çalış. Bir görüşmeci, futbol oynadığında takım çalışmanı bilmek ister, takımındaki herkesten daha iyi olduğunu değil!

CV’de Hobi ve İlgi Alanlarına Yer Vermek Zorunlu Mudur?

Daha önce de belirttiğimiz gibi, CV’de hobi ve ilgi alanlarına yer vermek zorunlu değildir. Ancak, hobiler ve ilgi alanları bölümü bazı durumlarda özgeçmişinin önemli bir parçası olabilir. Birçok aday özgeçmişlerine bunu dahil etse de, neyin dahil edilip edilmemesi gerektiğine dair küçük bir yanlış anlama var.

Hobileriniz ve ilgi alanlarınız yalnızca ilgiliyse dahil edilmelidir. Örneğin, belirli becerilerin ve niteliklerin gösterilmesine yardımcı olabilir veya sosyal ve topluluk etkinliklerini içerebilirler. Bu şekilde, işe alım görevlisi, gerçek hayatta olduğun kişi ve ilgi alanların hakkında ipuçları alabilir. Rakiplerinden sıyrılmanın harika bir yolu olduğu için bunları eklemen önerilir. İşverene biraz kişiliğini gösterir, bu nedenle sana bir iş görüşmesinde daha yüksek bir şans verir.

Ancak CV'ne hobileri dahil edip etmemek tamamen deneyim seviyene, başvurduğun pozisyona ve sektöre bağlı olmalıdır.

Çalışmak İstediğin Alana Yönelik Hobiler ve İlgi Alanları

İş dışında pek çok ilgi alanın ve hobin olsa da, yeni konumunla kolayca ilişkilendirebileceklerini CV’ye eklemek akıllıca olacaktır.

Çalışmak istediğin alana göre, eğer hobilerin arasında yer alıyorsa, sektöre olan ilgini göstermek için aşağıdaki sosyal aktivitelerden bahsedebilirsin. Çünkü bu aktiviteler senin hakkında sandığından daha fazlasını söylüyor!

  1. Mühendislik
  • Okçuluk: Kolayca odaklanabiliyorsun ve hassassın.
  • Tavla: Stratejik düşünmekten hoşlanıyorsun.
  • Basketbol: Kararlısın ve çoklu görev yapabiliyorsun.
  • Yemek yapmak: Yaratıcısın ve mükemmel bir doğaçlama yeteneğine sahipsin.
  • Peyzaj: Detay odaklısın ve mükemmel bir planlayıcısın.
  • Lego yapmak: Sabırlı, hünerli, yaratıcı ve problem çözücüsün.
  • Robotik: Teknoloji odaklısın.
  • Paraşütle atlama: Sınırları zorlamayı ve risk almayı seviyorsun.
  1. IT
  • Kodlama / programlama: Güçlü analitik becerilere ve öğrenme isteğine sahipsin.
  • Çizim: Modelleri ayırt etmede konusunda iyisin.
  • Balık tutmak: Sabırlısın ve odaklısın.
  • Avcılık: Güçlü planlama becerilerin var, sabır ve konsantrasyona sahipsin.
  • Bilardo oynamak: Güçlü stratejik ve analitik becerilere sahipsin.
  • Video oyunları: Odaklanmış ve kararlısın.
  • Video prodüksiyonu: Hassassın, odaklanmış ve detay odaklısın.
  1. Üretim
  • Bisiklet sürmek: Tutkulusun ve kolayca odaklanabiliyorsun.
  • Yürüyüş yapmak: Odaklısın ve net bir kafan var.
  • Model oluşturma: Sabırlısın ve detay odaklısın.
  • Kağıt yapımı: Detaylara çok önem veriyorsun ve yaratıcısın.
  • Squash (Duvar tenisi) oynamak: Oldukça rekabetçi ve motivesin.
  • Ahşap işçiliği: Kendine güveniyorsun ve bir vizyonuna sahipsin.
  1. Medya/Pazarlama 
  • Blog yazmak: Mükemmel planlama ve iletişim becerilerine sahipsin.
  • Kaligrafi: En iyisi için çabalamayı seviyorsun.
  • Yaratıcı yazarlık: Güçlü bir hayal gücüne sahipsin.
  • Bulmaca çözmek: Geniş bir kelime dağarcığına sahipsin.
  • Sörf yapmak: Yakın çevreni değerlendirme konusunda yetkinsin ve aynı zamanda risk almayı seviyorsun. 
  • Seyahat etmek: Farklı kültürleri ve yeni şeyleri keşfetmeyi seviyorsun.
  1. Sağlık
  • Kriket oynamak: İyi bir takım oyuncususun ve azimlisin.
  • Örgü örmek: Çoklu görevleri yapabiliyorsun ve güçlü planlama becerilerine sahipsin.
  • Kayak: Azimlisin ve uzamsal akıl yürütme becerilerine sahipsin.
  • Yüzme: Zinde ve sağlıklı kalma konusunda tutkulusun.
  • Yoga: Sakinsin ve kontrollüsün.
  1. Eğitim
  • Yeni diller öğrenmek: Çeşitliliği takdir ediyorsun ve kültüre karşı bir hevesin var.
  • Online eğitimler: Öğrenme konusunda tutkulusun.
  • Okumak: Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorsun ve harika araştırma yeteneğine sahipsin.
  • Gönüllülük: Diğer insanlarla uyumlu çalışıyorsun ve fedakarsın.
  • Yapboz: Mükemmel problem çözme becerilerin var.
  • Tenis: Kararlı ve tutkulusun.
  1. Kurumsal
  • Masa oyunları: Stratejik düşünürsün ve iyi bir problem çözücüsün.
  • Vücut geliştirme: Odaklısın ve disiplinlisin.
  • Satranç: Mantıklısın, analitiksin ve iş stratejileri geliştirmede iyisin.
  • Golf: Kendini adamış ve stratejik birisin.
  • Yatırım yapmak: Güçlü planlama becerilerin var ve risk almayı seviyorsun.
  • Dövüş sanatları: Disiplinlisin ve kendinden eminsin.
  • Meditasyon: Sakinsin ve öz disipline sahipsin.
  • Dağ bisikleti: Oldukça rekabetçisin ve kararlısın.
  • Paraşütle atlama: Hesaplanmış riskler alırsın.
  • Koşu yapmak: Kararlısın ve rekabetçisin.
  • Şarkı söylemek: Kendinden eminsin ve rahatsın.

Analitik Beceri Gerektiren Meslekler İçin Hobiler

Çözülmesi gereken bir problemle karşılaştığında başarılı oluyor musun? Analitik bir düşünür olarak, becerilerin iş yerinde çok değerlidir; karmaşık sorunlarla başa çıkma becerin daha iyi süreçlere ve iş sonuçlarına yol açabilir.

Analitik bir düşünür olmanın yanında yapılandırılmış ve mantıklı hobiler edinmek, mesleki güçlü yönlerine daha da katkıda bulunur. Çünkü şirketler genellikle analitik düşünürlerine yüksek değer verir.

Analitik düşünenler her zaman düşünürler. Beynin aynı anda birçok bilgiyi işler ve sürekli bir iç konuşmaları vardır. Bu insanlar zamanlarının çoğunu kavramları keşfetmeye ve sorunları çözmeye odaklanmaya harcarlar.

Sen de analitik becerilerini geliştirmek istiyorsan, bu hobilerle ilgilenebilir, ilgi alanlarını edinebilirsin:

  • Bir müzik aleti çalmak
  • Satranç
  • Kitap okumak
  • Çizim
  • Fotoğrafçılık
  • Tasarım
  • Blog yazımı
  • Resim
  • Bilardo
  • Kodlama / programlama

Yaratıcılık Gerektiren Meslekler İçin Hobiler

Kariyer başarısının en büyük sırlarından biri, iş dışındayken zamanını iyi geçirmektir. Bir düşün: Ofisten uzakta geçirdiğin zamanlarda mutlu, rahat ve yaratıcıysan, bu iyi enerjiyi iş yerine taşıman daha olasıdır.

Yaratıcı aktiviteler her zaman, sana, hayallerine ve geleceğine yapılan yatırımdır. Çünkü bir hobi, kendinin daha iyi bir versiyonu olmana yardımcı olur. Yeni bir yaratıcı hobiye başlamak, kendine enerji vermek ve hayal gücünü yeniden canlandırmak için tam da ihtiyacın olan şey olabilir.

Bu yaratıcı eğlenceleri takip ederek ruh halini artırabilirsin ve işinde daha iyi olabilirsin.

  • Oyunculuk / Drama
  • El Sanatları
  • Dans
  • Bir müzik aleti çalmak
  • Origami
  • Resim
  • Fotoğrafçılık
  • Çömlekçilik
  • Yazmak
  • Yemek yapmak

Takım Çalışması Gerektiren Meslekler İçin Hobiler

Gelecekteki veya mevcut ekip arkadaşlarınla iyi çalışmak istiyorsan, takım çalışması çok önemlidir. Muhtemelen hayatın birçok alanında bir ekibin parçası olarak çalışmak zorunda kalacaksın.

Başkalarıyla ne kadar iyi çalışırsan, ekibin hedeflerine ulaşmada o kadar başarılı olur. Çalışanların genellikle görevleri ve projeleri tamamlamak için başkalarıyla iş birliği yapması veya çalışması gerekir; ekip çalışması becerilerine ve deneyimine sahip olmak, onu çok daha iyi bir deneyim haline getirecektir.

Kendi başınıza iyi çalışsanız bile, öz yönetim, takım oyuncusu olmak gibi temel yaşam becerilerini kullanmak çoğu iş için değerli bir beceridir. Aşağıdaki hobileri edinerek sen de takım çalışması gerektiren işlerde başarıyı yakalayabilirsin.

  • Gönüllülük projelerine katılmak
  • Kriket oynamak
  • Takım sporları oynamak (Futbol, basketbol, voleybol vb.)
  • Kulüplere katılmak
  • Kamp yapmak
  • Sosyal aktivitelere katılmak

İnsan İletişimi ve Sosyal Beceri Gerektiren Meslekler İçin Hobiler

İletişim, empati, kişilerarası ilişkiler ve dinleme becerileri gibi sosyal beceriler sadece kişisel yaşamın için değil, aynı zamanda profesyonel yaşamın için de faydalıdır. İş yerinde bu beceriler, personel etkileşimi, planlama, takım çalışmasının ve iş birliğinin önemli bir yönü olabilir.

Sosyal becerilerini geliştirmek, yaşamın her alanında sana fayda sağlayabilir. Sosyal beceriler önemlidir çünkü daha etkili ve verimli iletişim kurmana yardımcı olabilirler. Sonuç olarak, iş arkadaşlarınla, müşterilerinle ve benzer şekilde yeni kişilerle daha anlamlı ilişkiler kurabilir, sürdürebilir ve büyütebilirsin.

Sosyal becerilerini geliştirmek için aşağıdaki aktivitelerden dilediğini hayatının bir parçası haline getirebilirsin.

  • Masa oyunları oynamak
  • Kulüplere katılmak
  • Network organizasyonlarına katılmak
  • Gönüllü çalışmalarda yer almak
  • Toplum önünde konuşmak
  • Yeni kültürleri keşfetmek
  • Dans
  • Kamp yapmak
  • Yeni diller öğrenmek

CV’ne İlgi Alanı ve Hobi Eklerken Dikkat Etmen Gerekenler

Özgeçmişinde ilgi alanlarına ve hobilerine yer verirken şunlara dikkat etmeni öneririz:

  • Sadece hobilerin ve ilgi alanlarının bir listesini yazma; her birini biraz detaylandır.
  • Tartışmalı hobiler ve ilgi alanları konusunda dikkatli ol. Bunlar şirketlerin kendi inançlarına aykırı olabilir.
  • Hobilerini başvurduğun işe göre şekillendir.
  • Daha fazla öne çıkmana yardımcı olacak sıra dışı hobiler eklemekten korkma.
  • Hobilerine öncelik verme; beceriler ve deneyim çok daha önemlidir!
  • Yalan söyleme, çabuk yakalanırsın!

Farklılaşmak İsteyenler İçin: Yeni ve Farklı Hobiler Nelerdir?

İş dışında bir hobi edinmek, kendini yeniden şarj etmenin ve hayal gücünü yeniden canlandırmanın harika bir şekilde enerji verici bir yolu olabilir. Rutinine bir hobi eklemek kendini tazelenmiş hissetmeni sağlayabilir ve hatta iş performansını artırabilir.

Sen de sanatsal yönünle temasa geçen ve günlük rutinlerini daha eğlenceli hale getiren bu yeni ve farklı hobilerden birini veya birkaçını edinerek yaratıcılığını keşfedebilirsin!

  • Mum yapmak
  • Sabun yapmak
  • Photoshop öğrenmek
  • Mobilyaları boyamak
  • Paintball oynamak
  • Karavanla gezmek
  • Ses dersleri almak
  • Şarkı sözü yazmak
  • Cosplaying
  • Kuş gözlemciliği
  • Astronomi
  • Ev düzenleme

Gördünüğün gibi CV’de yer verebileceğin ve kişiliğini yansıtacak pek çok hobi mecvut. Bunlardan birini veya birkaçını edinerek özgeçmişinde öne çıkabilirsin. Şimdi parlama zamanı!




Alıntı

https://toptalent.co/ilgi-alanlari-ve-hobiler-cvni-farklilastiracak-60-hobi-onerisi



25 Kasım 2021 Perşembe

MADDİYATLA ÖLÇÜLEN GEÇ BULUNMUŞ BİR AŞK ÖYKÜSÜ

 



AŞK LAYIK OLAN DA KALMALI.


Aşkın insan yaşamına sadece 18-25 yaş arasında yerleştiğini sanırdım bu güne değin. Ta ki Pembe tayyör, tüllü şapka ve hoş bir makyajla 65 yaşında ihtiyar delikanlının kollarında nikah salonuna giren 50 yaşındaki teyzemin hikayesini dinleyene kadar. 50 yaşına kadar tek yaşamış olan bir kişinin aşkının da, iki kişinin arasında geçmesine rağmen sadece kendi kendine tek başına yaşadığını eşinin ölümünden sonra gerçeklerle karşılaşmasını onun ağzından dinledim. Eşinin ölümünden bir ay sonraydı karşılaşmam. Nikahtaki o hoş halinden eser kalmamış, bu güne kadar yaşını göstermiyorsun genç kız gibisin diye takıldığımız teyzemin yaşından 10 kat daha yaşlı gösterdiğine şahit oldum. Başladı anlatmaya...

50 yaşındaydım. Zaman akıp gittikçe beyaz gelinlik hayallerim, yerini yavaş yavaş pembe tayyöre bırakmıştı. Kardeşlerimin evlenmesi beni iyice yanlızlığa itmişti. Öncelikle gelinlerimizin "Her yere ablanı götürmek zorunda mıyız" diye serzenişleri artık eskisinden daha çok etkiliyordu beni.

Evlenmek için evlenmem diyordum ama artık bu sözlerimi tutmayacaktım. Gurur ve mağrur görüşüme rağmen mantık evliliğinden oldum olası hoşlanmamıştım. Evlilikte insanın birbirine ısınmasını ve aşık olarak evlenmesini, yüreğinin pır pır etmesini istemiştim bu güne kadar.

Ama bu duygularımı kalbimin bir köşesine koyup bana sunulan ilk evlilik teklifini kabul etmeye karar verdim. 65 yaşında bir bey hiç evlenmemiş bir bayan arıyordu, hemen kabul ettim. 50 yaşında olmama rağmen genç görünüyordum. 65 yaşında nasıl biri diye düşünmedim bile. İşte her zaman hayalini kurduğum, beni istemeye geldiğinde kalbim pır pır edeceğini hayal ettiğim görücü koltuğunda, 50 yaşımda, kardeşlerim ve yeğenlerimin yönlendirmesiyle zoraki oturmuş bir kadındım.

İşte ilk görüşte aşk bu olsa idi. Kapı açıldı ve 65 yaşında olmasına rağmen çok genç görünen, benim hayalimde canlandırdığım uzun boylu, hoş bir kişi içeriye girdi. Genç bir delikanlı havası ve kendinden emin bir tavırla, muzip bir eda ile,

"Eee gençler.." dedi. "Cavidan hanım tam karşımdaki koltuğa otursun da birbirimizi daha görelim değil mi? Cavidan hanım yan taraftan birbirimizi göremeyiz. Karşımda olsanız da beni daha iyi süzseniz" dedi.

İşte "tılsım bu" dedim. Kalbim pır pır atmaya başladı. Aşk mı heyecan mı, yoksa herhangi biri olsaydı yine bunu mu hissedecektim. Tarif edemediğim duyguyla 20 yaşındaki genç kızlık hayallerime dönüverdim. Aşık oldum. Hani derler ya öksürük ve aşk gizlenmez. Kimselerden duygularımı gizleyemedim. O gururlu mağrur havam gitmiş, cıvıl cıvıl bir yaşlı oluvermiştim.

Hemen döndüm. Tavrımdan hiç birşey kaybetmeden konuya girdim. "Eşiniz neden öldü" dedim ciddi bir tavırla. Ama içimden "olsun ne önemi vardı" diyordum.. "Belki bulaşıcı bir hastalıktandır. Lütfen evi dezenfekte ettiriniz. Madem böyle bir evliliğe karar verdiniz. Bazı isteklerimin de önemi olacağını sanıyorum. Yoksa ben o evde oturmam" dedim.

Hüseyin bey, gözlerime öyle bir bakıyordu. Elimde olmadan kızarıyordum.
-"Hay hay Cavidan hanım. Siz her konuda bu kadar ciddi misiniz. Ben evlenelim dediysem iş ortaklığı gibi hemen evlenelim demedim. Duygularınız da benim için çok önemli" dedi.

Sonra herşey göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Gerçekten onu çok seviyordum. Hayal ettiğim pempe tayyörümle, içim pır pır ederek evlendim.

İlk evliliğinden olan bir kızı vardı. Ne kızı, ne de eski eşiyle olan anılar beni hiç ilgilendirmiyordu. Herşey güllük gülistanlık gidiyordu. Aniden bir felç durumu geçirdim. 1 hafta hastaneye yatırıldım. Eşim 1 hafta boyunca sabahları 3-4 saat ortadan kayboluyordu. Nerdesin dediğimde ise düşünceli bir şekilde yok bir şey diyordu.

Hastaneden çıktım. 1 haftada onu nasıl da özlemiştim. Fizik tedavileriyle üzerimde bulunan felç durumunu atlattım. Gençler gibi elele geziyorduk.

Bir sabah kalktığımızda eşim fenalaştı. Ve oracıkta ölüverdi. Yıkılmıştım.

Cenazeye gelen kalabalıklar hem bana taziyelerde bulunuyor. Hem de yanıma yaklaşarak bilmediğim bir nedenle, "Sana bunu yapmayacaktı" diye konuşmalar oluyordu. Ne olduğunu anlamadım. O arada kızı gelerek, elime kağıtlar tutuşturdu.

"Babam siz hastanedeyken bütün malları benim üzerime yaptı. Ancak bu evin ne olduğu henüz kesinleşmedi. Mahkeme kararı ile belli olacakmış" dedi.

Ben onların gözünde ve çok sevdiğim eşimin gözünde malı üzerine geçirecek bir ikinci kadın rolünde oluvermiştim. Bana hiçbir şey söylemeden hastalığımda demek ki bu işlerle uğraşmış ve bana açıklamak gereğini bile duymamıştı.

Oysa ben, 50 yaşında bulduğum mutluluğun ve beraber geçirdiğimiz bu evin hatıralarının peşindeydim.

Kızımıza döndüm, kızımıza diyorum çünkü onun bir parçası görüyordum.
-"Bak kızım, ben ölümden sonra ev peşinde koşacak değilim. Benim merak ettiğim baban benim duygularımı çok iyi biliyordu. Niye böyle bir konuma beni soktu " dedim.

- Demek ki sizinle her şeyi paylaşamamış. Bakın evi bile açıkta bırakmış. Sizin üzerinize yapmamış dedi. İşte acı gerçek buydu. Ben tek başıma aşkı yaşamışım. Eşimin gözünde mal bekleyen sadece ikinci eşmişim. Ben hastanedeyken öleceğimi düşünüp, benim yakınlarım alır düşüncesiyle malları kızının üstüne yapmış. Ve beni mal hırsı olan bir kadın konumuna düşürmüştü.

Bu düşüncelerle evden çıktım. Hemen mahkemeye gittim. Herkes evi kendi üzerime geçireceğimi düşünürken, evi hemen kızının üzerine yaptırdım. Ancak, ölünceye kadar sadece onunla yaşadığım odada kalmayı teklif ettim. Kızı dahil herkes şaşırdı. Nasıl olmuşta bu evi üzerime geçirmemiştim. Mahkeme bana bu hakkı vermesine rağmen, beni eşim dahil hiç kimse anlamamıştı. Ben maddiyat değil, 50 yaşımda bulduğum aşkımın izlerini arıyordum.

Geçte olsa tek başıma yaşadığım aşkı 50 yaşımda bulduğum gibi, genç bir kızın terkediliş duygusunu 60 yaşımda tadıyordum.

Teyzem bunları anlatırken, herkes gibi bizde onun duygularını geç anladığımızı hissettik.

Onu evinde bıraktık, daha doğrusu anılarını paylaştığı odasında....

Aşk gerçekten de şarkılarda olduğu gibi layık olanda kalmalıdır.

İşte İlhan Şeşen'in "Aşk layık olan da kalmalı" şarkısını her dinlediğimde teyzemi hatırlarım.





19 Mayıs 2021 Çarşamba

"ELLERİNİZE SAĞLIK" KELİMESİNİN EN DOĞRU KULLANILDIĞI ALAN "İŞARET DİLİ"

Uzun zamandır merak ettiğim dil "İŞARET DİLİ"

"ELLERİNE SAĞLIK" kelimesinin  en güzel kullanıldığı iki  alan; biri yemek yapmak, bir işaret diliyle birşey anlatmak. 

Her ne kadar "İşaret Dili" dendiğinde aklımıza uzuv olarak  dil akla gelse de , bana göre asıl kahramanlar ilk önce ellerimiz, sonra vücut dilimiz.  

19 Mayıs nedeniyle; İstanbul Büyük Şehir Belediyesi İSEMX eğitmenlerinin hazırladığı aşağıdaki video linkini  izlemenizi istiyorum. Dağ Başını Duman almış parçasının güzelliğinin, işaret diliyle daha da anlamlaştığını göreceksiniz.



İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin açmış olduğu bu kursa 1 dil, 1 insan eder mantığıyla katıldım. 

Uzun zamandır merak ediyordum. İlerleyen yaşımda olmama rağmen, öğrenmenin yaşı yoktur diyerek, yeni bir dil öğrenmenin keyfini yaşayacaktım.  Öğrendim ki; gerçekten çok yetenek, çok çalışma, çok beceri ve anında duyduğunu bedensel dile dökebilecek bir zeka  isteyen bir dilmiş meğer. 

Bu amaçla, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin açmış olduğu işaret dili kurslarının online eğitimlerine katıldım. İşaret Dili Eğitmeni Sayın Liriye Hayriye Pırnak hocamızın üstün gayretleriyle, "bir nebze derdimizi anlatabiliriz belki"  seviyesine geldim. En azından kendi açımdan. (Sınıfımızda çook çalışkanların olduğu, sınıfın belki de en ağır ellerini kullanan öğrencisi olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.) Ama yaşıma bağlayıp, kendimi ordan kurtarabilirim. 

Sağ köşede işaret dili eğitmeni Sayın Liriye PIRNAK

İşaret Dili aslında, 7 den 70'e  her vatandaşın öğrenmesi gereken, belki de ilkokul yıllarında öğretilmeye ve müfredata alınması gereken bir dil bence.  Bir gün bir yerde karşılayabileceğimiz kişilere yardımcı olabilmek adına, aklımızın ve elimizin bir köşesinde durmalı. Çünkü işitme engelli bireyler, adliyelerde, noterlerde, bankalarda, karakollarda, hastanelerde, okullarda yani her yerde karşılaştığı kişiler ile işaret dili için bilmedikleri için iletişim kurmakta zorlanıyorlar. Bizim bankada beş dakikada hallettiğimiz işler,  onlarla insanlar  iletişim kuramadıkları için zamanlarını alıyor. Özellikle; toplumsal kurum ve kuruluşlarda bulunan çalışanların ya işaret dili öğrenmesi ya da tercüman bulundurulması zorunlu hale gelmeye de başlıyor artık.

 Aslında, bu dili sadece işitme engelliler için değil,  kendiniz içinde öğrenin. Bundan beş dakika sonra işitme engelli olmayacağımızın kanıtı yok. İşaret dili öğrenmek için illa bir yakınınızın,   çocuğunuzun işitme engelli olması gerekmiyor. Çünkü bu sessiz bir dil. Bu güzel dünyamızı güzelleştirmek ve anlamak için elleriniz konuşsun. Bir harf bile öğrendiğimizde, onların ne kadar mutlu olduğunu bilmenizi isterim.

Bir gün bu sessiz dili konuşan bir grupla, bir piknik alanında karşılaşmıştım. Bizler "Heyy topu at, mangal yandı mı? Masanın kenarı tut" gibi bağırarak konuşurken, onlar sessiz, sessiz işlerini yapıyorlardı. Aynı bizim gibi sessizce, güle oynaya top da  oynadılar. Mangal da yaktılar, çok da eğlendiler. Sadece ellerini kullandılar. Birbirlerine dokunarak seslendiler. Hiç gürültü kirliliği yapmadan, sessiz sedasız orda vardılar ve birbirlerine elleriyle ses oldular. 

Onların dili olmak için, sessizce ve  ilgiyle bu işaret dilini öğrenin. 

Özellikle siz gençler,

Onların sessiz dünyalarının, SESİ OLUN.



 



 

14 Mayıs 2021 Cuma

İYİ İNSANLAR NEREDEYSE, CENNET ORASI OLUR.


Bir adam ölür ...

Öldüğünü fark ettiğinde, Tanrı'nın elinde bir çanta ile kendisine yaklaştığını farkeder. Tanrı ile adam arasında şöyle bir konuşma geçer.

Tanrı: Haydi oğlum gitme zamanı.

Adam: Bu kadar mı erken? Bir sürü planım vardı...

Tanrı: Üzgünüm ama gitme zamanı.

Adam: O çantada ne var?

Tanrı: Sahip oldukların!

Adam: Sahip olduklarım mı? Yani eşyalarım mı? Elbiselerim... Param...

Tanrı: Onlar asla sana ait değildi, onlar dünyaya aitti.

Adam: Anılarım mı?

Tanrı: Hayır. Onlar zamana ait.

Adam: Yeteneklerim mi?

Tanrı: Hayır. Onlar koşullara ait

Adam: Arkadaşlarım ve ailem mi?

Tanrı: Hayır oğlum. Onlar yürüdüğün yola ait. Adam: Karım ve çocuklarım mı?

Tanrı: Hayır. Onlar kalbine ait.

Adam: O zaman bedenim olmalı?

Tanrı: Hayır hayır. O toprağa ait.

Adam: O zaman kesinlikle ruhum olmalı!

Tanrı: Üzücü bir hata yapıyorsun oğlum. Ruhun bana ait.

Adam gözlerinde yaşlar ve kalbinde korkuyla çantayı Tanrı'nın elinden alıp açtı... BOŞTU! Kalbi kırık, göz yaşları yanaklarından akarak Tanrı'ya sordu...

Adam: Hiçbir şeye sahip değil miyim?

Tanrı: Doğru. Asla bir şeye sahip değildin.

Adam: O halde, benim olan ne vardı?

Tanrı: ANLAR. Yaşadığın anlar senindi. Hayat sadece bir andır.

HER ANI YAŞAYIP HER ANI SEVİP HER ANIN TADINI ÇIKARALIM.

“İyi insanlar cennete gider demek doğru değildir, iyi insanlar nereye giderse orası cennet olur..

4 Mart 2021 Perşembe

BU DÜNYAMIZI SARAN VİRÜSE İNAT GÜLÜMSEYİN.




Bir araya gelip saatlerce gülmek...
Anlamsız bir söze, 
Bazen bir bakışa ya da bir şeye bakarak saatlerce gülmek. 
Sınıfta öğrenciler arasında hocası görmeden, saçma birşeye gözlerinden yaş akarcasına gülmek.

 

Ya da çok ciddi bir ortamda ortaya atılan bir lafa gülmek. 
Doktorun hastanın teşhisini anlatırken kullandığı bir kelimeye saatlerce gülmek. (ki ben bunu yaşadım. Kalp krizi mi geçiriyor sandığımız bir arkadaşa, doktorun karnınız gaz dolu demesiyle saatlerce güldüğümüzü)
Yani kısacası insanın vücuduna verilen mutluluk hormonudur gülmek. 
Mutluluğu yakaladığınız andır gülmek... 
Ama insanları alaya almayan, masum şeylere gülebilmek gülmek.
Mesela; bebekleri güldürmek için saatler harcamanıza gerek yok. Bir “cööö” deyin, size saatlerce gülsünler... 


Gülmek Allahın insanlara verdiği en güzel hediyedir bence.. Size mutluluk veren, seke seke yürümenize, keyifle ıslık çalmanıza neden bir şeydir gülmek.

Bir gülüşün sizde neler yarattığını, yaratabileceğini hayal edin.. Sonra da en son ne zaman ve kime çok güldüğünüzü hatırlamaya çalışın. Herkes insanları ağlatabilir, soğan bile... Ama bir insanı güldürmek zordur. Onun için insanları güldürmek gibi bu zor sanatı yapan tiyatrocuları her zaman kutlarım.

Gülmenin sağlık için yararlı olduğu hep söylenir. Son yapılan araştırmalar günde en az 15 dakika gülmenin kalp için çok yararlı olduğunu doğruluyor. 
Kahkaha atmak, kan damarlarını genişletip, kan dolaşımını hızlandırıyormuş. Ancak uzmanlar bunun nedenini henüz belirleyebilmiş değil. Stresin kalbe kan akışını sınırladığı, damarları sıkıştırdığı araştırmalarla kanıtlanmış. Yeni yapılan bir araştırma ise, gülmenin damarları genişlettiğini doğruluyormuş. Gülme sırasında dolaşımın hızlanması ve damarların genişlemesi kalp hastalıklarına neden olan etkenleri azalttığı artık kanıtlanmış.

Araştırmacılara göre, gülmenin yarattığı bu sonuç, spor yaparken olduğu gibi vücut rahatladığı zaman salgılanan kimyasallara bağlı olabilir. Yine uzmanlar, endorfin denilen bu kimyasalların stres hormonlarını etkisiz hale getirip damarların genişlemesini sağlayabileceğini söylüyor. Gülmek aynı zamanda damar genişleten nitrik asit salgılanmasına da yol açabilirmiş.
Bende herkese kalp sağlığı için günde en az 15 dakika gülmeyi, kahkaha atmayı tavsiye ediyorum.
HEM DE BU SIKINTILI, KARANTİNA GÜNLERİNDE, HEM DE BU DÜNYAMIZI SARAN VİRÜSE İNAT.
Virüsün insan vücuduna verdiği zarar kadar, ya ben de hasta olursam korkusu, karamsarlık ve endişe de bir o kadar vücudumuza hazır veriyormuş. Bunu size gerçek bir öyküyle açıklayayım.
“Soğuk hava deposunda mahsur kalan bir denizcinin öyküsü, 1950’li yıllarda İskoçya’ya yük taşımak için Reefer tipi bir gemi yanaşır. Demir attığı limanda yükünü aldıktan sonra, gemide çalışan denizcilerden biri acaba unuttuğumuz bir yük kaldı mı diye bakmak için soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır.
Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, lakin mümkün değildir. Gemi hareket eder ve denizciyi unuturlar.
Mahsur kalan denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağını anlamıştır. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Günbegün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücudunu nasıl uyuşturduğunu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın verdiği acıyı anlatır.
3 gün sonra soğuk hava kapısını açan başka bir denizci, zavallı adamın cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur ve kendisi de hayretten dona kalır.
Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. Çünkü soğutma sistemi zaten çalıştırılmamış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı normal bir dereceye yükselmiştir. Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı için ölmüştür.”

Yani endişeyi hayatınızdan çıkarın. Hani derler ya..

 

“İnsanlara bir gül verin, gül veremiyorsanız bir gülüverin.”

 

Sık sık ruhumuzun derinliklerinde hapsettiğimiz bu insanca dürtüyü özgür bırakalım ve insanlara kocaman bir gülümseme armağan edelim.